Mu kıtası gerçek mi?

KAYIP MEDENİYETİN İZİNDE: ATATÜRK “MU KITASI”NDA NE ARIYORDU?

Atlantis’ten bile eski… Tüm kıtaların anası sayılan, yok olmuş bir uygarlık…
Adı: Mu Kıtası.
Bir efsaneleşmiş mi, yoksa hakikaten var olmuş kadim bir uygarlık mi?
Daha da çarpıcısı, Mustafa Kemal Atatürk’ün de bu kıtaya dair araştırmalar yaptırdığı iddiaları.
Peki Mu Kıtası nedir? Lemurya ile bağlantısı ne? Kuran’da geçiyor mu? Gerçekten kimler yaşadı orada?

Tarihin sis perdesini aralıyoruz…

MU KITASI NEDİR? GERÇEKTEN VAR MIYDI?

Mu, ilk kez 19. yüzyılda Augustus Le Plongeon adlı bir araştırmacı tarafınca gündeme getirildi. Le Plongeon, Meksika’daki Maya uygarlığını incelerken eski yazıtlarda geçen “Mu” adını, Pasifik Okyanusu’nda yok olmuş devasa bir kıtanın adı olarak yorumladı.

Daha sonrasında James Churchward adlı İngiliz albay, bu fikri detaylandırdı. 1926’da yayımladığı Kayıp Mu Kıtası adlı kitabında, Mu’nun Pasifik’te 50 bin yıl ilkin var bulunduğunu, yüksek teknolojili ve barışçıl bir medeniyetin yaşadığını iddia etti. Ona bakılırsa Mu halkı, uygarlığı tüm dünyaya yaymış ve sonrasında bir felaketle sulara gömülmüştü.

Bilimsel olarak ise Mu’nun varlığı kanıtlanamamıştır. Jeoloji bilimi, okyanus tabanında bu şekilde bir kara hacminin izine rastlamamıştır. Ancak teoriler hâlâ tartışılmakta.

ATATÜRK NEDEN MU KITASI’YLA İLGİLENDİ?

1930’lu yıllarda Atatürk, Türklerin kökenine dair alternatif teorilere ilgi göstermeye başlamıştı. “Türk Tarih Tezi” kapsamında, Türklerin kökeninin oldukça daha eski bir medeniyete dayanabileceği fikri masaya yatırılmıştı.

Bu dönemde James Churchward’un “Mu” kitapları Türkçeye çevrildi ve Türk Tarih Kurumu tarafınca dikkatle incelendi. Atatürk’ün, bu kitapları okumuş olduğu, notlar almış olduğu ve dil-ırk bağlantılarını araştırmış olduğu bilinmektedir.

Hatta bazı iddialara bakılırsa Atatürk, “Mu kıtasında yaşayan halkların bir kolunun Orta Asya üzerinden Anadolu’ya geldiğini” düşünebilecek kadar bu teoriyle ilgilenmiştir. Ancak bu, resmi tarih değil; alternatif tarih araştırması kapsamında ele alınmalıdır.

LEMURYA NEDİR, MU İLE BAĞLANTISI NE?

Mu ile beraber anılan bir öteki efsanevi kıta ise Lemuryadır. Lemurya, 19. yüzyılda Hint Okyanusu’nda var olduğu iddia edilen bir başka “kayıp kıta”dır.
Adını, lemur isminde olan hayvanlardan alır.
Bazı teorilere bakılırsa Lemurya ve Mu aynı şeydir; bazılarına bakılırsa ise değişik bölgelerde, değişik zamanlarda var olmuş uygarlıklardır.

Ezoterik ve spiritüel kaynaklarda Lemurya, telepatiyle konuşan, kristal enerjisini kullanan mistik varlıkların yaşamış olduğu bir “ışık uygarlığı” olarak tanımlanır.

MU KITASI KURAN’DA GEÇİYOR MU?

Mu kıtasının adı ya da bu kıtaya ilişkin direkt bir referans, Kuran-ı Kerim’de yer almamaktadır.
Ancak bazı yorumcular, Kuran’da adı geçen ve helak edilen kavimlerden bazılarının (Âd, Semûd benzer biçimde) oldukça eski uygarlıklara ilişkin olabileceğini, bu uygarlıkların yitik kıtalarla bağlantılı olabileceğini ileri sürer.
Bu, tamamen tefsir ve spekülatif yorumlara dayanan bir görüştür ve bilimsel yada dini olarak kesinleşmiş değildir.

MU KITASINDA KİMLER YAŞADI?

James Churchward’un iddialarına bakılırsa:

• Mu halkı, 64 milyon sözü geçen bir süper medeniyetti.

• Yüksek ruhsal bilince sahiplerdi.

• Gelişmiş mühendislik bilgisiyle devasa şehirler kurmuşlardı.

• Tanrı yerine “evrensel enerji”ye inanıyorlardı.

• Mu halkının soyları sonrasında Mısır, Maya, Tibet ve Orta Asya uygarlıklarına yayıldı.

Ancak tüm bu iddialar, arkeolojik kanıtlarla desteklenememiştir. Dolayısıyla Mu kıtası, tarih ile mitoloji içinde sıkışmış bir muammadır.

EFSANE Mİ, İZİ SİLİNMİŞ GERÇEK Mİ?

Mu kıtası, bilimsel olarak kanıtlanmış bir gerçek değildir. Ancak alternatif tarihçiler, spiritüalistler ve bazı politika tarihçileri için hâlâ en büyük bilinmezlerden biridir.

Atatürk’ün bile ilgisini çeken bu kuram, Türklerin kadim bir medeniyetin devamı olabileceği ihtimalini gündeme taşımış, Türk tarih tezine derinlik katmıştır.

Bugün Mu kıtası hâlâ bulunmuş değil… Ama kim bilir en büyük sırlar, okyanusun değil, insan zihninin derinliklerinde saklıdır.