Türkiye, iklim değişikliğiyle mücadelede zamanı bir adım attı. 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi ve yeşil gelişme vizyonu doğrultusunda hazırlanan İklim Kanunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda 2 Temmuz 2025 tarihinde kabul edilerek yasalaştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı öncülüğünde hazırlanan bu kanun, Türkiye’nin iklim politikalarını güçlendirmeyi ve internasyonal taahhütlerini yerine getirmeyi amaçlıyor. Peki, İklim Kanunu’nun maddeleri nedir? Kanun neler getiriyor? İşte detaylar.
İklim Kanunu’nun Amacı ve Kapsamı
İklim Kanunu, iklim değişikliğiyle mücadelede sera gazı emisyonlarının azaltılmasını, çevre dostu teknolojilerin yaygınlaştırılmasını ve iklim değişikliğine uyum süreçlerini düzenleyen kapsamlı bir yasal çerçeve sunuyor. Kanun, enerji, endüstri, ziraat, ulaşım ve kent planlama benzer biçimde sektörlerde sürdürülebilirlik ilkelerini benimsetmeyi hedefliyor. Aynı zamanda, Türkiye’nin Paris İklim Anlaşması’na uyumunu güçlendirmeyi ve 2053’te karbon yansız bir ülke olma yolunda somut adımlar atmayı amaçlıyor.
İklim Kanunu’nun Öne Çıkan Maddeleri
20 madde, 2 geçici madde ve 3 değişik kanunda değişim içeren İklim Kanunu’nun temel maddeleri şu şekilde özetlenebilir:
-
Sera Gazı Emisyonlarının Azaltımı: Kanun, Ulusal Katkı Beyanı ve net sıfır emisyon hedefi doğrultusunda sera gazı emisyonlarının azaltılmasını mecburi kılıyor. İlgili kamu kurumları ve {özel sektör}, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kullanımı ve düşük karbonlu yakıtlara geçiş benzer biçimde önlemleri uygulamakla yükümlü olacak.
-
İl İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulları: Her ilde vali başkanlığında kurulacak bu kurullar, mahalli düzeyde iklim değişikliği fiil planlarını hazırlayacak ve uygulanmasını koordine edecek. Planlar, 31 Aralık 2027’ye kadar tamamlanacak; bu süre Cumhurbaşkanı tarafınca bir yıl uzatılabilecek.
-
Emisyon Ticaret Sistemi (ETS): Sera gazı emisyonlarına üst sınır getirerek tahsisatların alınıp satılmasını elde eden bir piyasa mekanizması kurulacak. Bu sistem, emisyonları maliyet etkin bir halde azaltmayı teşvik edecek.
-
Karbon Yutaklarının Korunması: Orman, ziraat, mera ve sulak alanlarda karbon yutaklarının kaybını önlemek için tedbirler alınacak. Bu alanların korunması ve artırılması sağlanacak.
-
İklim Adaleti ve Adil Geçiş: Kanun, iklim değişikliğiyle mücadelede kırılgan grupların önceliklendirildiği “adil geçiş” ilkesini benimseyerek işsizlik ve ekonomik dalgalanmaların önüne geçmeyi hedefliyor. Yeşil iş imkanlarının artırılması da kanunun mühim bir unsuru.
-
Cezai Yaptırımlar: Sera gazı emisyon raporlarını süresinde sunmayan işletmelere 500 bin TL’den 5 milyon TL’ye kadar, ozon tabakasını incelten maddeleri yasa dışı kullananlara ise 2,5 milyon TL’ye kadar yönetimsel para cezaları uygulanacak. Veri tutarsızlıkları yada yanıltıcı beyanlarda bulunanlara 170 bin TL ceza verilecek.
-
Yenilenebilir Enerji ve Temiz Teknolojiler: Kanun, hidrojen teknolojisi ve yenilenebilir enerji yatırımlarını teşvik ederek enerjide dışa bağımlılığı azaltmayı ve temiz teknolojilerin kullanımını artırmayı öngörüyor.
-
Türkiye Yeşil Taksonomisi: Yatırımların çevreci olup olmadığını belirleyen bir sınıflandırma sistemi oluşturularak internasyonal finans akışları hızlandırılacak.
-
Eğitim ve Farkındalık: İklim değişikliği ve yeşil dönüşüm mevzusunda farkındalığı çoğaltmak için eğitim programları düzenlenecek. Milli Eğitim Bakanlığı ve Yükseköğretim Kurulu, müfredatları güncelleyerek yeşil iş gücünün yetiştirilmesine katkı sağlayacak.
Kanunun Yasalaşma Süreci
İklim Kanunu Teklifi, 20 Şubat 2025’te TBMM’ye sunulmuş, 26 Şubat’ta TBMM Çevre Komisyonu tarafınca kabul edilmişti. Ancak, muhalefetin itirazları ve daha kapsamlı değerlendirme ihtiyacı sebebiyle Nisan 2025’te komisyona geri çekilmişti. Haziran 2025’te yeniden Genel Kurul’a getirilen teklif, 2 Temmuz 2025’te oy çokluğuyla kabul edilerek yasalaştı.
Kanunun Getirdiği Yenilikler ve Eleştiriler
Kanun, iklim değişikliğiyle mücadelede sistemli ve kurumsal bir yapı oluşturmayı hedeflerken, bazı çevrelerden eleştiriler de aldı. Muhalefet partileri, kanunun bazı maddelerinin yeterince saydam olmadığını ve mahalli yönetimlerin rollerinin daha son derece güçlendirilmesi icap ettiğini savundu. Ayrıca, toplumsal medyada kanunun “karbon vergisi” yada “nefes vergisi” benzer biçimde uygulamalar getireceği yönünde iddialar ortaya atılsa da, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı bu iddiaları yalanlayarak kanunda bireylerden vergi alınmasına dair bir düzenleme olmadığını altını çizdi.
Toplumsal ve Ekonomik Etkileri
İklim Kanunu, Türkiye’nin iklim değişikliğiyle mücadelesinde yeni bir periyodu başlatıyor. Kanun, çevresel sürdürülebilirliği güçlendirirken, yeşil istihdam olanaklarını artırmayı ve ekonomiyi iklim krizine karşı daha dirençli hale getirmeyi amaçlıyor. Bilhassa endüstri ve enerji sektörlerinde temiz teknolojilere geçiş, uzun solukta ekonomik faydalar sağlayacak. Ayrıca, afet risklerini azaltmaya yönelik erken uyarı sistemleri ve su kaynaklarının etkin yönetimi benzer biçimde önlemler, iklim değişikliğinin negatif etkilerine karşı toplumsal dayanıklılığı artıracak.
Türkiye’nin ilk İklim Kanunu, 2053 Net Sıfır Emisyon hedefi doğrultusunda çevresel, ekonomik ve toplumsal dönüşümü hızlandıracak mühim bir adım. Kanun, sera gazı emisyonlarının azaltılmasından mahalli yönetimlerin güçlendirilmesine, temiz teknolojilerden iklim adaletine kadar geniş bir yelpazede düzenlemeler getiriyor. Türkiye, bu kanunla beraber internasyonal iklim taahhütlerini yerine getirme yolunda kesin bir duruş sergiliyor.