KAFALARIN KARIŞTIĞI O KORKU MASALI: HANNIBAL GERÇEK Mİ YOKSA BİR YALAN MI?
Dizi mi, gerçek mi, efsaneleşmiş mi, kurgu mu? Cevap veremeyen milyonlarca seyirci bir probleminin ardında senelerdir sürünüyor: Hannibal Lecter hakikaten yaşadı mı? Kuzuların Sessizliği filminin tüyler ürperten sahneleri ve Hannibal dizisinde zekâsıyla kurbanlarını kıtır kıtır doğrayan bu “elit yamyam”, acaba gerçek bir katilin izinden mi hayata merhaba dedi? İşte beyaz perde tarihinin en fazlaca konuşulan karakterlerinden kabul edilen Hannibal’ın kan donduran perde arkası…
KİTAPTA BAŞLADI, BEYİNLERDE KALDI: HANNIBAL’IN KARANLIK DOĞUŞU
İlk kez Thomas Harris’in 1981 senesinde piyasaya sürülen Red Dragon (Kızıl Ejder) adlı romanında karşımıza çıkan Dr. Hannibal Lecter, kısa sürede dünya genelinde bir korku ikonuna dönüştü. Ardından gelen Kuzuların Sessizliği, Hannibal ve Hannibal Rising kitapları ile karakter, psikopatlar ansiklopedisine altın harflerle kazındı.
Ancak sorun yalnız kurgu değildi. Harris, Lecter karakterini yaratırken “çok özel” bir dosyayı baz aldı. Bu dosya, gerçek hayatta yaşamış bir katilin karanlık geçmişini taşıyordu. Ve evet… Hannibal Lecter’in esin kaynağı GERÇEK biriydi.
ŞOK İDDİA: HANNIBAL’IN İLHAMI MEKSİKALI “DOKTOR SALAZAR”!
Thomas Harris’in seneler sonrasında itiraf etmiş olduğu suretiyle, Hannibal karakterini yaratırken esin almış olduğu şahıs, 1950’lerde Meksika’da bir cezaevinde tanıştığı bir mahkûmdu. Bu şahıs, “Dr. Salazar” takma adıyla malum bir mahkumdu. Gerçekte adı Alfredo Ballí Treviño olan bu adam, bir tıp doktoruydu. Cinayet suçundan cezaevindeydi. Kurban? Sevgilisi. Yöntem? Parçalanarak yok edilen bir ceset!
Harris, o dönem bir gazeteci olarak cezaevine başka bir katilin röportajı için gitmişti. Ancak göz göze geldiği ve konuşmuş olduğu başka biri vardı: Soğukkanlı, kültürlü, kibar, medikal bilgiyle dolu… Ama bununla birlikte bir katil.
DİZİDEKİ HANNIBAL KİMDİR?
Diziseverlerin bayılarak izlediği Hannibal dizisinde bu karaktere yaşam veren isim, usta oyuncu Mads Mikkelsen oldu. 2013-2015 yılları aralığında gösterilen ve eleştirmenlerden tam not alan dizi, Hannibal’ın kurbanlarını yalnız öldürmeyip, onların bedenlerinden adeta gurme menüler hazırladığı sahneleriyle zihinlere kazındı.
Mikkelsen’in canlandırdığı Lecter, bir taraftan FBI profilleri hazırlayan bir psikiyatrist benzer biçimde görünürken, öteki taraftan karanlıkta dolaşan bir yamyam canavara dönüşüyordu. Her adımda sanat, şıklık ve ölüm yan yana yürüyordu.
PEKİ YA KUZULARIN SESSİZLİĞİ? GERÇEK BİR OLAY MI?
Oscar ödüllerine engelleme koyan The Silence of the Lambs (Kuzuların Sessizliği) filmi, yalnızca Hannibal Lecter’in değil, bir başka ürkütücü karakterin, Buffalo Bill’in de hikâyesini içeriyor. Bu karakterin de esin kaynağı, gerçek dünyadaki birden fazla seri katildi:
-
Ed Gein (gömüt soyguncusu, insan derisinden giyim meydana getiren sapık)
-
Ted Bundy (yakışıklı, parlak zeka, hanım katili)
-
Gary Heidnik (hanımefendileri bodrumda hapis tutan işkenceci)
Yani filmdeki korkulu figürlerin her biri, tarihin en karanlık zihinlerinden hayata merhaba dedi. Kurgu ile gerçek içinde buz benzer biçimde bir çizgi vardı. Ama çizginin ötesinde, hakikaten yaşanmış bir ağırlık basma vardı.
GERÇEKTEN BÖYLE BİRİ YAŞADI MI?
Evet, Hannibal Lecter adıyla biri yaşamadı. Ancak bu karakter, yaşayan, can alan, gövde parçalayan, kanlı suçlar işlemiş insanlardan hayata merhaba dedi. Thomas Harris’in Meksika’da karşılaşmış olduğu yamyam tabip Alfredo Ballí Treviño, bu kurgusal canavara gerçeklik kazandırdı.
Yani… Hannibal Lecter, bir hayal değil. Belki bir isim değil fakat bir yansıma. Dünyanın değişik yerlerinde yaşamış onlarca soğukkanlı katilin, tek bir bedende birleşmiş, zekâsı tüyler ürperten, ruhu delik deşik bir hayalet!